Wednesday 4 January 2012

INCREDIBLE INDIA / 2. bölüm

29 Kasım Salı
Akşamki düğün öncesi günün büyük bölümünü alışverişe ayırarak geçirdik. Delhi’ye yolu düşen alışveriş meraklılarının kesinlikle uğramadan dönmemesi gereken önerilerimi yazayım:

Janpath Market
Bu çarşı bütçesine dikkat eden gezginler için bir cennet. Hint işi elbiseler; her türlü incik, boncuk, ayna ve payetle işlenmiş rengarenk eşarplar, el işi biblolar, metal takılar, Tibet’ten gelme bilumum hediyelik ve dekoratif eşya bulunan bu çarşının özellikle sokak tezgahlarından oluşan ve bizim eski bohçacı ablalara benzeyen hatunların yeraldığı bölümünü gezmeden Delhi’den ayrılmayın! Kesinlikle pazarlık yapın, fiyatları ne kadar indireceklerine şaşırmamak mümkün değil.

Janpath'taki bohçacılarla pazarlık yaparken. ©Erkul Yazgan


Janpath'taki Tibet çarşısı. ©Erkul Yazgan

Santushti Complex
Geleneksel hint işlemeleri size hitap etmiyorsa, tercihiniz çağdaş Hintli modacıların bugünlerde ne tasarladıklarını görmekse Santusti Complex doğru adres. Burası Delhi’nin Beymen’i. Fiyatlar da haliyle sokak çarşılarından daha fazla sıfırlı. Batılı kıyafetlere otantik rötüşlar yapabileceğiniz, sari dışında pek çok farklı kesim ve tarzda seçenek içeren butiklerle dolu enfes bir çarşı. Kıyafetin yanısıra mücevher, puro, çay ve dekoratif eşya satan dükkanlar da bulabilirsiniz.

Khan Market
U şeklindeki bir sokağa yerleşmiş, bir nevi AVM diyebileceğimiz bu çarşıda pek çok butik ve dükkan yer alıyor. Good Earth mutlaka uğranması gereken, geleneksel hint dokunuşları içeren modern yatak ve yemek takımları, dekoratif eşyalar ve giysilerle dolu bir mağaza. Daha önce uğradığımız Anokhi ve Fabindia’nin burada da şubeleri var. 

Delhi’de daha fazla alışveriş seçeneği için şu linke göz atabilirsiniz.

Time'ın Kasım kapağı Delhi sokaklarında.

Crafts Museum (El sanatları müzesi)
Müze ziyaretlerinden hoşlanıyorsanız Hindistan’daki her bölgeden ve kabile sanatına kadar her çağdan muazzam el işçiliklerini görebileceğiniz Crafts Museum’u şiddetle tavsiye ederim. Birkaç yerel ev örneği, at arabaları, heykeller ve duvar boyamaları içeren bahçede bir tur attıktan sonra uygun bir ücret karşılığı müze bölümünü ziyaret edin, esas görülecek şeyler orada. Benim şahsen hayranı olduğum Rajastani cumbanın dantel kıvamındaki inanılmaz ahşap işçiliği ve birkaç yüzyıl öncesine ait olan saç kurutma makinesini görmeden çıkmayın.

Erkul ve Yıldız müzenin kapısındaki terrakota askerle.

Müze bahçesinin duvarları yerel desenlerden yola çıkan grafittilerle kaplıydı. 


Bahçedeki taş yontma sevimli  fil. 

Müze bahçesindeki bir ağacın ilginç gövdesi.

Hint düğünleri
Ziyaretimiz tam düğün mevsimine denk geldiği için davetli olarak katıldığımız düğün dışında, sokaklarda, yemeğe gittiğimiz ve kaldığımız otellerin bahçelerinde, hatta en son gece kaldığımız otel odasının neredeyse içerisinde gerçekleşen bir sürü düğün kutlamasıyla karşılaştık.

Geleneksel Hint ailelerinde düğün hayat boyunca en önemsenen olay. Kimi insanlar ömür boyu kendileri ve daha sonra da çocuklarının düğünleri için para biriktiriyorlar. “Yahu param mı var ki düğün yapayım, bir nikah kıyıverelim gitsin,” gibi bir düşünce Hindistan’da yaşıyorsanız kabul edilemeyecek bir bahane. Fakir de olsanız, hiç paranız olmasa da borç, harç, senet, ipotek ne varsa bir yolunu bulup düğün yapacaksınız, nokta! Konu, komşu, akrabanın hayat boyu arkanızdan konuşmasını istemiyorsanız düğün şart. Yani bu bir aile şerefi meselesi. Bana kızmayın, bu bir Hint adeti…

Saumya ve Prasun’un düğününde neyseki maddi bir sıkıntı yok gibiydi. Bizim içinse en büyük sıkıntı muhafazakar bir Hindu düğünü olduğundan alkol servis edilmemesiydi. Neyseki kısa süre sonra, çok dindar olmayan damat tarafından birkaç gencin önderliğinde, bahçenin kenarına saklanmış gizli barı keşfedip viskilerimizi yudumlayabildik. Lakin davetlilerin geri kalanı geceyi oldukça ayık geçirdi.

Saumya ve Prasun nikahları kıyılırken. ©Erkul Yazgan


Yeni evlileri tebrik için sahnedeyiz. ©Erkul Yazgan

Hint düğünlerinde nikah aşaması oldukça sakin ve sessiz bir şekilde, topluluğa yapılan bir anonstan ziyade gelin ve damat dışında küçük bir grup akrabanın yer aldığı neredeyse meditatif bir ayin şeklinde gerçekleşiyor. Davetliler bu nikah işlemini sessiz bir şekilde kenardan izleyebiliyorlar. Nikah kıyıldıktan sonra tüm davetliler gelin ve damadı kutlayıp getirdikleri hediyeleri sunuyorlar. Son olarak, kan şekeri iyice dibe vurduğunda, adet olduğu üzere yemek ikramı başlıyor.

Ama damadın başta süslü bir at üzerinde, parıl parıl yanan lambalar eşliğinde, büyük bir ihtişamla düğün alayına gelişi var ki kesinlikle görülmeye değer.

Bir damat alayı.

30 Kasım Çarşamba
Saat 9 civarı uyanıp, kahvaltının ardından valizlerimizi toplayarak 11:30’da Delhi havaalanına doğru yola çıktık. Yerel havayolu SpiceJet’in 13:40 uçağıyla yarım saatlik bir uçuşun sonunda Jaipur’a vardık. Jaipur, Hindistan’ın batısındaki Rajastan eyaletinin başkenti. Delhi ve Rajastan bölgesi, tur operatörlerince altın üçgen olarak tanımlanan ve paket turlar düzenlenen bir bölge.

Rajastan, Hindistan’daki 28 eyalet ve 7 birleşik bölgenin içersinde en büyük olanı. Krallar diyarı anlamını hakedecek şekilde nesiller boyu mihracelerin parıltılı yaşamlarının sahnesi olmuş ve olmaya da devam ediyor. Mihraceler, demokrasinin ilanıyla kral sıfatlarını bıraksalar da, bitip tükenmesi zor gayrimenkul gelirleriyle sükseli saraylarında günümüzde de saltanat sürmeye devam ediyorlar.

Rajastan'lı bir mihracenin yağlı boya resmi. ©Erkul Yazgan

Bir başka mihrace çiftin fotoğrafı. ©Erkul Yazgan

Saat 3 civarı aslen bir saray olan otelimiz Taj Jai Mahal’e yerleştikten sonra günün geri kalan serbest vaktini alışverişle geçirdik. Akşama Jaipur’un iyi lokantalarından biri olarak geçen Niros’ta yemek yiyerek geceyi bitirdik.

Otele girişimizde çiçekten kolyeler ve içeceklerle karşılandık. Her birimizin alnına da birer bindi konduruldu. ©Erkul Yazgan

1 Aralık Perşembe
Sabah 8 civarı uyanıp Jaipur’un içindeki eski şehre doğru yola koyulduk. Jaipur’daki tüm binaların duvarları, Prens Albert’ın 19. yy sonundaki ziyareti sırasında hoşgeldin jesti olarak pembeye boyanmış. O günden beri yapılar pembeye boyanmaya devam ediyor ve Jaipur pembe şehir olarak anılıyor.
Yol üzerinde 953 küçük kafesten oluşan penceresiyle büyüleyici bir mimarisi olan Hawa Mahal’e uğradık. Rüzgar sarayı anlamına gelen Hawa Mahal, 17 yy’da kraliyet haremindeki kadınların, dışarıdan görünmeden rahatça sokağı izleyebilmeleri için inşaa edilmiş.

Hawa Mahal




Hayvanlara eziyet edildiği gerekçesiyle halk tarafından onaylanmasa da, turistik yerlerde yılan oynatıcılara rastlamak mümkün.

Daha sonra çiftler halinde fillere binerek 20 dakikalık bir yolculukla etkileyici Amber Fort’a çıktık. Burası oldukça geniş surlarla çevrilmiş, mimarisinde hindu ve müslüman ögelerin kaynaştığı, Jaipur şehrini yüzlerce metre yukarıdan izleyen bir kale ve saraylar bütünü.

İhtişamlı Amber Fort.

Amber Fort'un suya inşaa edilmiş bahçeleri.

Fillerle Amber Fort'a çıkarken görünen manzara ©Erkul Yazgan

Fillerin bu mevsimde pigment eksikliğinden dolayı hortumları beyazlaşıyor. Sahipleri de güzel gözükmeleri için hortumlarını rengarenk desenlerle süslüyorlar.

Amber Fort'un upuzun surları şehri müslüman akınlarına karşı korumak için inşaa edilmiş. ©Erkul Yazgan


Özge, ben, yanık sesiyle bize türküler söyleyen sürücümüz Cafer ve filimiz bülbül. ©Erkul Yazgan



Filin üstündeki tahtına bir mihrace edasıyla kurulmuş Erkul. ©Erkul Yazgan

Kenarda sıranın kendilerine gelmesini bekleyen taşıyıcı filler.

Amber Fort’tan kısa bir cip yolcuğuyla şehre indik. Kafesinde öğle yemeği yedikten sonra şimdiki mihracenin içinde yaşadığı yeni sarayı gezdik. Mihracenin yaşadığı bölüm dışında kalan geniş bir bölüm ziyarete açık. Jaipur mihracesi şu an 14 yaşında. Dedesi Mihrace Sawai Bhawani Singh iki sene önce vefat etmiş. Ölmeden önce erkek çocuğu olmadığı için veliahtı olarak torununu evlat edinmiş.

Özge yeni sarayın önünde. ©Erkul Yazgan

 Tavus kuşu Rajastan'da kraliyetin sembolü.


Jaipur'daki yeni sarayın kapılarında yer alan muhteşem işlemeler.


Sarayın cafesine gelen turistlere sitar çalan Hintli bir müzisyen.

Yeni saraydan çıkıp Jantar Mantar gözlemevine gittik. Astronomi meraklısı mihrace Jai Singh II 16. yy’ın başlarında ülke geneline bu gözlemevlerinden beş tane yaptırmış, bir tanesi de Delhi’de. Kompleksin içersine zamanı, tutulmaları, yıldızların ve gezegenlerin konumlarını saptamaya yarayan dev ebatta pek çok alet inşaa edilmiş. Gözlemevinin o kadar minimal bir mimarisi var ki, kesinlikle 300 yıl öncesine ait durmuyor. Daha çok yeni inşaa edilmiş modern bir açık hava galerisi tadında.

Jantar Mantar'daki dev güneş saati


Jaipurlu kadınlar. Aksi gibi gözükseler de selam verince hepsi bir anda gülümseyiveriyorlar.

Akşam için önerim, tur rehberlerinde yer almayan yeni bir keşif. Mumlarla aydınlatılmış romantizm dolu bir terasta size özel hazırlanmış bir yemek için Saba Haveli’yi ısrarla tavsiye ederim. Çat kapı gitmeye kalmayın, aç kalabilirsiniz. Mekan genelde tenha oluyor ve yemekler birkaç saat önceden telefonla arayıp rezervasyon sırasında sipariş alınarak hazırlanıyor. Adres: Saba Haveli oteli 47 Gangapol Telefon: 0141 263 05 21


Özge ve Erkul'la gerçekleştirdiğim romantik çift demosu.


Saba Haveli'nin lezzetli yemekleri.

No comments:

Post a Comment