Tuesday, 26 July 2011

3. GÜN

Sabah kahvaltısında Norveç’te yaşanan bomba ve silahlı saldırı haberlerini öğrendik. Colin Londra’da terrör saldırılarına karşı şehrin her yerine kameralar yerleştirilip görüntülerin detaylı bir şekilde incelendiğinden bahsetti. Özelikle metro konusunda çok hassaslar. Geçtiğimiz senelerde gizli polis saldırgan şüphelisi olarak takip ettikleri (sonradan masum olduğu anlaşılan) bir adamı metroya girer girmez vurarak öldürmüş.

Kahvaltıdan sonra Borough’daki Registiration Office’e gidip göçmenlik kaydımızı yaptırdık. Normalde uzun sıralar olabiliyormuş bu ofiste ama bizim işimiz fazla uzamadı.

Tam da karnımız acıkmıştı, bu vesileyle civardaki meşhur Borough Market’e uğradık. Bu açık pazarda meyve, sebze, et, şarküteri vs. herşey satılıyor. Küçük ve artizan üreticiler ürünlerini doğrudan tüketiciye satma imkanı buluyor. Her reyonda bir tadım yapılıyor. Burada herkese göre atıştıracak bir şeyler var.





Borough Market’ten sonra bankaya gidip adımıza hesap açtırdık. Bankamatik kartımız umuyoruz 5 gün içersinde elimize geçecek.

Daha sonra Covent Garden’a yürüdük. Hem yorgun hem de acıkmıştık. Marks&Spencer’da bir şeyler atıştırdık. Marks&Spencer’ın yemek bölümüne daha sonraki bir yazımda detaylı şekilde yer vermek istiyorum. Burada Tube ulaşım için ne kadar hayatiyse neredeyse M&S de çalışan insanların yemek ihtiyacı konusunda benzer öneme sahip. 

No comments:

Post a Comment